skip to Main Content

Yazan ve Yöneten

Şahika Tekand

Dekor ve Kostüm Tasarımı

Esat Tekand

Hareket ve Ses Tasarımı

Şahika Tekand

Işık Tasarımı

Esat Tekand

Müzik

Nedim Zakuto

Dramaturg

Verda Habif

Yönetmen Asistanı

Betül İngin

İkinci Asistanlar

Merve Keser, Burcu Şişli

Prodüksiyon Amiri

Murat Ersan

Oyuncular (Alfabetik sırayla)

Arda Kurşunoğlu (Sisypha), Ahmet Sarıcan (Komut Oyuncu), Nedim Zakuto (Zeus)

Çağdaş yaşamın ve özellikle son otuz yılın dünyamıza ve insan davranışlarına, yönelişlerine, hafızasızlığa , değerlerin ve kavramların içinin boşaltılması ve ilkesizliğin bir beceri olarak kabul edilmesine ilişkin gerek tragedya gerekse komedya formunda pek çok oyuna yazar, yönetmen ve oyuncu olarak imzasını atmış olan Şahika Tekand topluluğu Studio Oyuncuları’nın usta kadrosu ile birlikte bu kez de Olimpos’un en yükseklerinde dolaşıyor ve yukarıda sayılan tüm olguları bu kez de ironik bir yaklaşımla ele alarak eğlenceli, sarkastik bir performans dili ortaya koyuyor.

Eugene Ionesco, Samuel Beckett, Aristophanes, gibi hem klasik hem çağdaş komedi ustalarının dünyalarıyla hem metin hem de performans dili ile selamlaşan oyun, aynı zamanda yazarın geçmiş oyunlarından da alıntılar taşıyor. Olimpos sakinlerinin dünyanın ve insanlığın geldiği nokta itibariyle kendi durumlarını tartıştıkları ve anlamaya çalıştıkları bir gün içinde geçer. Artık işlevsizlikten hem bedenen hem de zihinsel olarak durma noktasına gelmiş olan Zeus, kalan zamanını devam ettirme zorunluluğunu kendisi için katlanılır ve zevkli hale getirmeye çalışır . Tekand, ‘Ölüyor mu Ne?’de iktidar, evlilik, emek, adalet, akıl, fırsat, savaş gibi kavramları ironik bir yaklaşımla ele alarak mitleri adeta insanlığın boy hizasına getiriyor.

Oyuncuların konuşma örgüsü ve kullandıkları aksesuarlarla çıkardıkları seslerin müzikal komutlarla ilişkisi aracılığıyla adeta bir müzikli oyun niteliği taşıyan oyunda, Tekand’ın performatif nedenleri yaratan oyun(game) düzeni, oyuncuları hem oyunculuk hem de müzikal yetenekleri açısından adeta ustalıklarının sınandığı bir performans ortaya koymak zorunda bırakıyor. Sessel düzlemde yaratılan bu müzikal yapı seyircisini adeta sesin müziğinin hareketin müziğini, hareketin müziğinin de sesin müziğini yarattığı büyülü, eğlenceli bir akışa katılmaya davet ediyor.

“Ölüyor mu ne?” adeta sonuna yaklaşılmış, kendisini tüketmiş dünya düzeninin sürekli olarak kendini yeniden üretme çabasını sahne-oyuncu-seyirci ilişkisinin doğasını sorgulayan bir yapıya tercüme ederken farklı dramatik ve edebi eserlere ve en çok da tiyatro tarihinin iyi tanıdığı ve metnin de ironik bir şekilde tarif ettiği “kuru, ince-sivri, huysuz” bir oyun yazarına göz kırpıyor. İşte oyun, kendisiyle, yazarla, yönetmenle, tiyatroyla, sahneyle, sahnenin şimdiki zamanı ve olanaklarıyla, oyunla, oyuncu olma durumuyla, diyaloğun varlığı için ötekine zorunlulukla hesaplaşırken kendisine karşı dürüst davranıyor ve bunu nüktedan bir dille yapıyor. Bu hesaplaşmalar insanın varlık durumunun absürtlüğü, yaşamın boşluğu ile bu boşluğu doldurma çabasını, bu çabanın bir döngüye hapsolmasını ifade ediyor ve aynı zamanda mitoloji, resmi tarih ve sınıflı toplumun yapay kurgusallığını açık ediyor. İlerleme kisvesi altında aslında kısır döngüye girmiş ve kendisinden başka hiçbir şey doğurmayan kapitalizmi eleştiriyor ve belki de sorusunu insanoğluna dünya adına yöneltiyor.

Verda Habif

Back To Top